Karabibik, 1890’da Nâbizâde Nâzım tarafından yazılmıştır. Edebiyatımızın ilk köy romanıdır. Romanda diğer Tanzimat romanlarında da görülen toplumsal aksaklıklar, düzensizlikler anlatılır. Köylüler arasındaki sıkıntılara dikkat çekilir. Halk ve devlet arasındaki kopukluk okuyucuya gösterilir. Roman hacim bakımından kısa olsa da içerisinde detaylı tasvirlere yer verilir. Bu yazımızda da Karabibik romanının özeti/ olay örgüsü yer alır.
Romanın ana kahramanı olan Karabibik, Antalya’ya bağlı Beymelek köyünde yaşar. Babasından kalan tarlasında çiftçilik yapar, kıt kanaat geçinir. Komşusu Yosturoğlu’nun onu kıskandığı gerekçesiyle bazen tartışma yaşarlar.
Karabibik, rahatsızlanır ve üç ay kadar evde dinlenmek zorunda kalır. Bu sırada tüm işleri aksar, tarlayla ilgilenemez. Bir gün tarlasında çit çekerken komşusundan, Koca İmam’ın kayınbiraderi Sarı Simayil’i evlendirdiğini öğrenir. Aklında kızı Huri ile Sarı Simayil’i evlendirmek olan Karabibik bu habere içerler. Çünkü onun amacı bu izdivaç sayesinde tarlasını Koca İmam’ın öküzlerini kullanarak bedava biçimde sürmektir. Karabibik kendince bir fırsatı elinden kaçırmıştır. Böylece tek umudu sütannesinden, kızı Huri’ye miras kalacak olmasıdır.

Okuma yazması olmayan Karabibik, Andriya’ya olan borcunu bilmemektedir. Tek hayali bir çift öküzdür. Hem borcunu hem de öküz hayallerini nasıl gerçekleştireceğini düşünmektedir. Almayı düşündüğü kimi öküzler zayıf, kimi öküzler hasta veya pahalıdır. Aklındaki fikirlerle eve dönen Karabibik yine kızının hiçbir şey yapmadan yattığını görür. İş başa düşer. Ateşi yakarken kızı da istemsizce yemek hazırlamaya koyulur. Karabibik fikirleriyle sabahı eder. Sabahın erken vaktinde Demre’ye doğru gider. Saat çok erken olduğundan köy doktoru Linardi’nin yanına uğrar. Neredeyse tüm erkeklere meyleden doktorun karısı Eftelya ile muhabbet eder. Sonrasında Andriya’yı aramak üzere yola koyulur.
Andriya’nın dükkâna gelmediğini görünce Barba Yani’ye uğrar ve ona öküz konusunu açar. Barba Yani de Andriya’dan dolayı yolunda gitmeyen işlerinden bahseder. İkili iyi bir pazarlık yapar. Anlaşmaya varırlar. Karabibik Andriya’dan da fiyat alması gerektiğini düşünür. Bir bahane bularak dükkânı terk eder. Yusuf’un peşine takılır. Ona da tüm olanları anlatır. Yol boyu hasbihal ederler. Andriya’yla karşılaşırlar, Karabibik konuyu ona da açar. Andriya bu durumlara sıcak bakmaz, borcunun biriktiğini söyler. Andriya’nın dükkânına varırlar. Bu sırada Andriya kendi mallarını överken Yani’nin mallarını aşağılar. Karabibik, Andriya’dan umudunu keser. Meraklı Yusuf’la beraber Yani’nin dükkanına döner.
Romanın sonunda Karabibik öküzleri alır. Mutluluk içinde tarlasını sürer. Tek gayesi evlenme yaşı geçmekte olan kızını evlendirmektir. Kızını, onu seven Hüseyin ile evlendirir. Zamanla hastalığının ilerlemesiyle Doktor Linardi’nin evine gider. Eftelya’nın ona oynadığı âşıklık oyununa sinirlenir. Çıkıp gitmesiyle hikâye sona erer.
Sonu kötü bitmiş gibi görünüyor:) başarılarının devamını diliyorum canım benim ❤️
Şimdi burada olmalıyım,
Savaşın olduğu bu şehirde…
Güç rezervi neredeyse tamamen kurudu,
Bana Rab tarafından verilene.
Benim çocukları kurtarmam gerekiyor,
Nazi mayınlarından ve füzelerden,
Böylece daha da büyüyebilirler,
Kötülük olmadığı yerde.
Düşmanın hedefinde olmak benim için korkutucu,
Ailemi hatırlıyorum, benimkini…
Ve kendimi zayıf olduğum için azarlıyorum,
Ve benim için zorlaşıyor.
Ama göğsüne bir haça bastırarak,
Arkamdan bir sarsıntı hissettim,
Sonuçta, her zaman umut vardır,
Ve Tanrı daha fazla güç verecek.
İşte hedefim bu kadar yakın,
Öyleyse şimdi zayıf olmama izin ver,
Kendime “inan” diyerek dua ediyorum!
Ve zafer zamanı gelecek
Ülkeyi koruyalım, çocuklarımızı koruyalım – geleceğimiz